24 Eylül 2023 Pazar

BİNYILCI GNOSTİK AKIMLAR VE GELENEKSEL ENERJİ ŞİRKETLERİNİN İTTİFAKI: YIKIM PROJESİ DESTEKÇİLERİ

 ONUR DİKMECİ


Bir din temellendikten sonra içerisinden mezheplerin ya da bu dinin öğretilerini taşıyan gnostik grupların çıkması kaçınılmazdır. Bu değişmez kuralı taşıyan dinlerin başında Hristiyanlık gelmektedir. Hristiyanlık içinden doğan ve güçlü bir ekolü temsil eden Adventist hareketlerin etkisi günümüzde sosyal ve siyasi yapıda güçlü biçimde devam etmektedir. Adventistlik yakın gelecekte İsa Peygamber’in dünyaya döneceğine inanan kişi demektir. Bu öğretinin kökeni 19. Yüzyılda yaşayan William Miller’e dayanmaktadır. Onun isminden hareketle Millerizm, İsa Peygamber’in yeryüzüne geleceği inancını ifade etmektedir. 

Miller, 1843 yılında İsa’nın yeryüzüne döneceğini ilan etmişti. Ancak o tarihte herhangi bir dönüş yaşanmayınca hesap hatası yaptığını açıkladı. MÖ 1 ile MS 1 arasını, 2 yıl yerine 1 yıl olarak hesaplamıştı. Bu sefer ay da vererek 22 Ekim 1844 yılında İsa’nın geleceğini kesin dille ilan etmiştir. Müridleri bütün mülklerini satarak o günü beklemeye başladılar fakat yine İsa’nın dönüşü gerçekleşmeyince derin bir hayal kırıklığı yaşamışlardı. İnanç bir kere ekolleştikten sonra artık tedavülden kaldırılamayan psikolojik bir gereklilik halini almaktadır. Millerizm tamamen silinmemiş ve içten bölünmüştür. Bu bölünmenin bir grubunu Yehova Şahitleri, bir bölümünü Yedinci Gün Adventistleri ve diğer grubunu da David Koresh’in liderliğinde “Waco Grubu” temsil etmektedir. Özellikle ilk iki grup Adventistlikle Yahudiliği bağdaştırıcı formüller üretmiştir. Yehovacılar 144.000 “imanlı” Yahudiye kurtuluş tanırlar. Yedinci Güncü akım ise Cumartesini kutlu gün kabul ederken Tevrat’ta yer alan On Emir’e uyulmasını zorunluluk kabul eder. 

Bu noktada Milenyalizm ile Mileryalizm karıştırılmamalıdır. Milenyalizm, Binyılcılık anlamına gelir ve daha kapsamlıdır. Milenyalizmde kendi içerisinde mezheplere bölünmüştür. 

Post-Milenyalizm: Dünya’nın barış sürecine sahne olacağını ve İsa’nın bu evrede geleceğini bildirmiştir. Ancak dünya savaşları ve bölgesel çatışmalar bu akımı kısa sürede haksız çıkarmıştır. 

A-Milenyalizm: Tanrısal adalet İsa’nın gelişinden sonra Kilise ile sağlanmaya devam etmektedir. Şu anda dünyada Tanrı’nın iradesi hâkimdir ancak Tanrısal Krallık için İsa dönmelidir ve dönecektir. 

Pre-Milenyalizm: Dünya giderek kötüleşecek ve yaşanamayan bir hale dönecektir. Bu acıların sonunda İsa gelerek BinYıllık krallığını kuracaktır. 

Amerikan toplumsal yapısı ve siyasetinde etkin olan Evanjelizm, Pre-Milenyalist görüşten beslenmektedir. Yeni Muhafazakâr akımda etkin olan Evanjelistler, Tanrı’yı kıyamete zorlamak ve Ortadoğu merkezli yıkım savaşını başlatmak için makro anlamda bazı lobilerle birlikte siyasal mühendisliğe soyundular. Ülke işgalleri ve terör örgütlerinin kurdurulmaları bu stratejilerdendir. Mikro olarak ise kendi içlerinde gizli ve kanlı kurban törenlerinide içeren faaliyetlere devam etmektedirler. 

Hristiyan ve Musevi ezoterik elitlerin işbirlikleri dahilindeki inançsal temelli Ortadoğu Yıkım Savaşı/Armageddon için zeminin uygun hale getirilmesi için şu tedbirleri süratle uygulamak isterler; 

- Arap ülkelerinin karbon kaynaklı yakıt satışlarının yüksek fiyatlı olarak devam etmesi

- Üretim yapmayan ve sıcak para girişine sahip olacak bu devletlerin yoğun silahlandırılmaları

- Din temelli gruplar ve mezhepçiliğin körüklenmesi

- İsrail’in petrol ve doğalgaz taşıma hamlelerinin akamete uğratılması 

- Bir oldu bittiyle savaşın başlatılması ve Türkiye’nin dahil edilmesi. 

Gündemdeki her konu mutlaka teoloji ya da metafizik bir bağ ile ilişkilidir. Örneğin Ortadoğu ülkeleri üretim ve katma değere yönelirlerse emek ve entelektüel sermaye ortaya çıkar. Böyle bir ortamda sekülerleşen devletler din temelli savaştan kaçınacakları gibi bilime katkı sunan yapılarıyla farklı bir mizaca sahip olabilirler. Klasik enerji, karbon ve petrol düzeni “Binyılcı Gruplar” ve maşaları tarafından sürdürülmek isteniyor. Karbonsuz dünyada gelirini kaybedecek Ortadoğu ülkeleri başlangıçta göç verecek ve acılar yaşanacaktır. Ancak böyle bir ortamda kendi dertlerine düşen ülkeler Kudüs merkezli bir savaşı gündemlerine bile getiremezler. İsrail ise büyük lobiler nezdinde hiçbir anlam ifade etmediği için kendisine fırsat yaratan süreci oluşturamaz. Dinsel inançları kontrol eden gruplar gerçektende İsrail ve Yahudilerle dalga geçerek onları alt sınıf olarak niteliyorlar. Dijital bir dünyada savaşları, robotlar yapacağından insanlar keyiflerine bakacak ve modası dolmuş bazı inançların peşinden koşmayacaklardır. Kainatın merkezi Ortadoğu değildir ve yeni Tekillik Devrimi, yerleşik gnostik inançlar, Binyılcı Akımlar ve klasik tröstlerce hedef alınmaktadır. 

'KUBRA' ARACILIĞIYLA TEKNO DİN VE SEÇİLMİŞLİK OLGUSUNU YENİDEN DÜŞÜNMEK

  Kübra, seçilmişlik, inancın önemli kavramları gibi konuların farklı biçimde analiz edilmesini gerekli kılmıştır. Yapım gerek dinler tarihi...