21 Nisan 2019 Pazar

DİJİTAL MEDENİYET VE GELECEĞİN İSTİHDAM KOŞULLARI: RENKLİ DÜNYALAR TEORİSİ





Dijital Medeniyet'te yapay zeka ve robotların yalnızca sosyal hayatta değil iş dünyasında da yer bulacak olmaları kaçınılmaz bir sonuçtur. Bu durumda geliştirilme amaçlarının insanlığa hizmet ve insanların daha konforlu bir yaşam standartına erişebilmesi olduğu belirtilen akıllı makinalar ve dijital aktörler muhtemelen standart insanların rakipleri sonraki aşamada ise standart insanları egale edebilecek sistemin ana unsurları konumuna yükseleceklerdir. Özellikle iş dünyasında, insan-robot ve dijital ile ilgili çözüm önerileri içeren teoriler bulunmaktadır. Felaket senaryosu insanların topyekün iş kayıbına uğrayacakları ve huzur bulamayacakları olurken en iyimser senaryo ise insanların çalışmayı hobi olarak üstleneceği arta kalan zamanları ise sosyalleşme ve dijital entegreye ayıracağı yönündeki saptamalardır.
158 ülkede ofisi bulunan PWC, 2020'li yıllara ait iş ve çalışma grubu tahminlerini renklere ayırmak suretiyle kategorize etmiştir. Bu temel iş sahaları; Mavi, yeşil, kırmızı ve turuncu dünyalar olarak belirtilmiştir.

Mavi Dünya, her sektörde dev şirketlerin birleşmeleriyle oluşan böylece küçük ve orta boy işletmelerin tasfiye olacakları, sektörlerdeki ana etmenleri dev şirketlerin belirleyeceği sahayı anlatmaktadır. Bu ultra büyük şirketlerin bünyelerinde her türlü dijital program, akıllı robot ve yapay zeka uygulamaları ile genetik yapılarıyla oynanarak akıl ve fiziki kapasiteleri standartın ötesine taşınmış mutant süper insanların bulunacakları hibrit bir çalışma zemini oluşturulacaktır. Bu denli büyük finansal hacim ve bulunduğu döneme uygun istihdam faaliyetleri içeren Mavi Dünya mensupları siyasi karar vericileri de oldukça etkileyecekler muhtemelen karar vericilerin aralarında bulunacaklardır.

Kırmızı Dünya, genç, mucit seviyesinde zeka seviyeleri yüksek ve mevcut zeka potansiyellerini çok iyi işleyerek faydalanabilen kişilerin bulunacakları sahayı ifade etmektedir. Bu genç ve teknolojiyle entegre, teknolojik cihazları çok iyi kullanabilen popülasyon, startuplar, muazzam yazılım, genetik uzay çalışmalarına imza atabileceklerdir ve çok özellikli ürünler sunabileceklerdir.

Turuncu Dünya, günümüzün klasik sabit zaman ve sabit maaş kavramından oldukça uzakta belirli alanlarda uzmanlaşmış insanların belirli projelere ya da oluşturulacak çalışma gruplarına göre istihdam kabiliyetlerini ifade etmektedir. Turuncu Dünya mensupları için garanti iş, uzun vadeli ve kazançlı meslek gibi kavramlar geçerli olmayacaktır. Tabi bu sahaya mensup insanların uzmanlıkları dahilinde parçalı hizmetlerde bulunabilmeleri ancak birden fazla dalda beceri geliştirmeleriyle mümkün olacaktır. Bu sebeple mezun olunan fakülteye göre istihdam olanağı ortadan kalkacak ve bunun yanında katılılan eğitim programları, ek deneyimler önem kazanacaktır. İnsanların birden fazla alanda uzmanlaşmaları ise otodidakt özellikle mümkün olabilecektir. Yani alaylı ve kendi kendine öğrenme metodları geçerli olacaktır. Uzaktan eğitim programları, sanal sertifikalar temel öğrenme araçları arasında gösterilmektedir. Buradan ortaya koyulması gereken durum aslında bilgi akışı yönünden sonsuz seviyede imkân olmasına rağmen bilinin işlenme ve değerlendirilme süreçlerinin önem kazanması öne çıkmaktadır. Yaratıcılık, analitik düşünme, analiz ve muhakame özellikleri Turuncu olarak ifade edilen sahaya mensup olan insanlar için bulunması gereken özellikler arasındadır.

Yeşil Dünya, diğer dünyalar arasında denge ve gözetleme işlevini de sürdürecek sivil toplum kuruluşlarını ifade etmektedir. Sivil toplum kuruluşlarında istihdam edilmek ve bu alanda bir kariyer geliştirmek Türkiye için yakın ve sıcak bir kavram değildir. Ancak gelişmiş ülkelerde sivil toplum sayılarının fazlalığı ve işlevselliklerinin yüksekliği ile büyük hacimli bir STK hacmi oluşmuştur. Gelecekte sivil toplum kuruluşlarının hacimlerindeki artışlara bağlı olarak ise istihdam kabiliyetlerinin de yükselmesi beklenmekte diğer renklerle ifade edilen dünyalarda kendilerine yer bulamayanlar bu sahada istihdamı ve kariyeri düşünmektedirler. Yakın ve orta vadede Yeşil Dünya'ya mensup olan kuruluşların misyon ve görevlerinin şu şekilde olabileceği düşünülmektedir:


.Denetim ve gözetleme
.İnsan, dijital, robot gibi canlılar arasında uyumu sağlama ve hibrid dengeye katkıda bulunma
.Genel vatandaşlık maaşlarının ödenmesinde sorumluluk üstlenme
.Ekolojik istikrara katkıda bulunma
.Adaptasyon sorunlarıyla ilgilenmek

Dijital Medeniyet'in hemen her sahayı kapsayacak yeni gelişmeleri beraberinde getirmesi sivil toplum alanını da kapsayacaktır. Sivil toplum kuruluşları klasik örgütlenmelerini terk edecekler ve bünyelerinde robotlara ve yapay zekalara da yer vereceklerdir. Yöneticiliğini bedensiz bir yapay zekanın ya da robotun üstlendikleri kuruluşlara tanık olmamız beklenen bir gelişmedir. Yeşil Dünya içerisinde gösterilen sivil toplum kuruluşlarının çaba ve görevleri çok değerli olmakla birlikte insanlığın huzurunun teminatı gösterilmeleri doğru değildir. Çünkü önemli sivil toplum kuruluşları zaten en büyük şirketler tarafından kurulmuş ya da kurdurulmuştur. Buna göre Mavi Dünya'yı oluşturan şirketler ile Yeşil Dünya'nın sivil toplum kuruluşları büyük oranda aynı kapıya çıkabilir. Bu işbirliği ise diğer renklerde ifade edilen çalışma sahalarını tehlikeye sokabilecek ve tek bir otorite yaratacaktır. Bu yüzden sivil toplumun yalnızca hayatın isteklerine karşılık verecek ölçüde düzenlenmeleri önemlidir.
Bu çalışmayı okuyan ve değerlendiren pek çok kişi neredeyse on yıl sonra yine iş hayatında bulunmaya devam edecekler ve mevcut dört renkle kategorize edilmiş dünyalardan yani çalışma sahalarından herhangi birisine dahil olacaklardır. Mavi ve Kırmızı Dünya seçeneklerinde istihdam edilmenin çok olası bulunmadığını düşünüyoruz. O hâlde geriye Turuncu ve Yeşil Dünyalar kalmaktadır. Analiz ve muhakeme yeteneğinin ender insanlarda bulunması sebebiyle ise Yeşil Dünya kategorisinde yer alan sivil toplum kuruluşları temelli bir kariyer bu çalışmanın okuyucularının ekseriyeti için uygun olacaktır. Bunun için şimdiden topluluk çalışmalarına dahil olmak ve geleceğin standartlarını belirlemek çok önemlidir.

Renklerle ifade edilen PWC'ye ait bu teori elbette kanun değildir ve bunun dışında gelişmelerde yaşanabilir. Ancak günümüzün mevcut koşulları ve futurist tahminlere göre bu yönde benzer yaklaşımlar geliştirmek mantıksız değildir. Fakat bu kategoriler belli bir süreçle ilgilidir. Eğer gündemdeki teoriler yani Avatar Projesi, Singularity, Akıllı Dijital Canlılar var edilebilirse bu renkli teorilerde ortadan kalkacaktır. Çünkü insanlara istenilen yetenek daha doğmadan yüklenecektir. Dahası insan klasik insan kavramını geride bırakacak, çipler, nano botlar ve sensörlerle donatılacaktır. Ayrıca bu özellikteki insanlar bile yapay zekanın ortaya koydukları çözümlemelerle yarışamayacaktır. Burada ise yine o bilindik kısır döngü karşımıza çıkacaktır. Yani insanın misyonu tamamlandığında hangi kariyere geçiş yapacağı yönünde kapsamlı teoriler geliştirilmelidir.
Renkli dünya teorileri ya da çalışma sahalarını kategorize eden tanımların geçerliliğinin 30-35 yıl kadar geçerli olacağı olasılığı yüksektir. Kariyer, paralel kariyer, istihdam gibi kavramlarda neticede günümüze ait tanımlardır.

18 Nisan 2019 Perşembe

2045 AVATAR PROJESİ-2045 EVRİM PARTİSİ ANALİZİ VE DİJİTAL MEDENİYET


Onur DİKMECİ





2045 Avatar Projesi, Dijital Medeniyetin Hologram-Bilinç-Zihin Bileşimi Varlığını İfade Eder


Rus girişimci Dmitry Itskov öncülüğünde başlatılan 2045 Avatar Projesi İnsiyatifi aynı zamanda 2045 Evrim Partisi olarakta kurumsallaşmıştır. Proje nirvana olarak işaret ettiği 2045 yılında mükemmel holografik bedenlere bilincin tam olarak aktarılmasını içermektedir. Bu sebeple ''paralel yaşam formu tasarlayıcıları'' olarak tanımlanmaları yanlış olmayacaktır.



2045 Girişiminin ana hedefleri : küresel uygarlık zorluklarını karşılayan insanlığın gelişimi için yeni bir stratejinin oluşturulması ve gerçekleştirilmesi; insanlığın manevi aydınlanmasını destekleyen optimal koşulların yaratılması; ve 5 ilkeye dayanan yeni bir fütüristik gerçekliğin gerçekleştirilmesidir: yüksek maneviyat, yüksek kültür, yüksek etik, yüksek bilim ve yüksek teknolojiler.

2045 Girişiminin mega projesi, bir bireyin kişiliğinin daha gelişmiş biyolojik olmayan bir taşıyıcıya aktarılmasını ve ölümsüzlük dahil olmak üzere yaşamın uzatılmasını sağlayan teknolojiler yaratmayı amaçlamaktadır. Dünyanın önde gelen manevi gelenekleri, bilimi ve toplumu arasında mümkün olan en eksiksiz diyalogu sağlamaya özel önem verildiğini ortaya koymaktır.
Aslında bu durum spirütel birikimle teknolojik envanteri sentezlemeye yönelik iradenin amaçlandığını vurgulamaktadır.

Her yıl düzenlenen“Küresel Gelecek 2045kongresi, sibernetik ölümsüzlük teknolojilerine dayanan evrimsel stratejinin yanı sıra bu teknolojilerin geleceğin ekonomileri üzerindeki olası etkilerini tartışmak için bir platform oluşturmak üzere organize edilmektedir.

2020 yılından itibaren dönemsel olarak insiyatifin ilerleme safhalarının ise şu biçimde olması beklenmektedir:




2020-2025


Bir robot, 'avatar' ile bağlantılı insan beyni için özerk bir yaşam destek sistemi oluşturulması, vücudu tamamen yıpranmış veya geri dönüşü olmayan bir şekilde hasar görmüş insanları kurtaracaktır. Sağlam bir beyni olan herhangi bir hasta, tamamen işleyen bir bedensel hayata geri dönebilir. Bu tür teknolojiler, hibrit biyo-elektronik cihazların olasılığını büyük ölçüde artıracak, böylece yeni bir devrim yaratılacak ve her türlü elektronik-biyolojik sistemin bir arada yaşamaları sağlanacaktır.


2030-2035


Bireysel bilincin yapay bir taşıyıcıya aktarılması için araçların geliştirilmesiyle birlikte beyin ve insan bilincinin bir bilgisayar modelinin oluşturulmasını içermektedir. Bu gelişme, dünyayı derinden değiştirecek, herkese sibernetik ölümsüzlük olasılığı verilmeyecek, aynı zamanda yararlı bir yapay zeka yaratılacak, insanın yetenekleri artırılacak ve sıradan insanların kendi beynini defalarca yenilemeleri veya değiştirmeleri için fırsatlar sunulacaktır. Bu aşamadaki nihai sonuç, insanlık için insani ve teknik umutları tamamen değiştirmektir ve böylece insan doğasını anlamada gerçek bir devrim yaşanması öngörülmektedir.


2045


Bu dönem, bağımsız beyinlerin sıradan insanlarınkinden çok daha fazla kapasiteye sahip yeni bedenler alacağı zamandır. İnsanlık için yeni bir çağ gelecektir! Enerji üretimi, ulaştırma, politika, tıp, psikoloji, bilimler vb. - İnsan faaliyetinin tüm alanlarında değişiklikler meydana gelecektir.
Bugün, nanorobotlardan oluşan bedenlerin ekonomik hale gelebileceği ve herhangi bir şekilde form alabileceği bir gelecek hayal etmek zor görünüyor. Kontrollü madde içeren vücut hologramlarını hayal etmek de zordur. Ancak bir şey açıktır: insanlık tarihinde ilk defa, tamamen yönetilen bir evrimsel geçiş yapacak ve sonunda yeni bir tür haline gelecektir. Ayrıca, uzaya geniş çaplı bir yayılma için ön koşullar da yaratılacaktır.

Oluşumunu bu şekilde tanımlayan 2045 Avatar insiyatifi görüldüğü gibi yalnızca teknik ve teknolojik değil spirütel-manevi aydınlanma kavramınada vurgu yapmıştır. Bu durum bile klasik futurizmin aslında ne kadar yavan tespitler içerdiğini kanıtlar. Her girişimcinin oluşturduğu yakın geleceğe ait muazzam medeniyet senaryoları bir şekilde yeni yaşam ve inanç biçiminide ortaya koyar ve bu yönleriyle Neo Paganizm, New Age yönleri bulunmaktadır. Bu tasarımcıların indirgemeci bir zihniyetle din ve Tanrı karşıtı olduklarını söylemek eksik olacaktır. Evet, geleneksel dinlere ve kültürlere aykırı projeleri ortaya koydukları bir anlamda söylenebilir ancak refearnas aldıkları inançlar bakımından aslında oldukça muhafazakârlardır.

2045 İnsiyatifinin, 2045 Evrim Partisi kolu da gelecek tasavvurlarını açıklamaktadır:


Devrimsel dönemler ortaya koyulurken ilk ruhsal devrimin Sokrates, Platon, İsa ve Muhammed gibi önderler tarafından ortaya koyulduğu aktarılır. Bu bakış açısı klasik peygamberlik kurumunu reddeden ve aydınlanmacı rehber olgusundan ilham alan yaklaşımın temel parçasıdır.

Endüstri ve modern medeniyetin sonrasında ise evrimsel stratejiyle yeni bir çağın başlaması olarak gösterilmektedir. Bu yüksek seviye için temel kavramlar maneviyat ve ileri teknoloji olarak anlatılırken Evrim Partisi'nin bu süreçte herhalde kendi referanslarıyla tarihi aydınlanmacı rehberlerin misyonlarını üstlendiğini söylemek zor olmayacaktır.

Güzellik, saflık, fedakârlığın yaygınlaştığı buna mukabil ise sınırsız tüketim, saldırganlık ve egozimin kontrol altına alındığı bir bilinç seviyesinde teknolojik ilerlemeyle insanlık adına mesafe kat edilebileceği parti mottolarındandır. Ancak günümüzün koşulları, insanın doğası dahası tekonolojik müdahale ile fiziksel dönüşüm yaşasa bile doğasında bulunan saldırganlık ve yayılmacılık güdüsünün nasıl bir yöntemle olumlu netice alınacağı meçhuldür. Bu durum eleme yöntemiyle uyumlu olmayanların elenmeleri ve genetik müdahalelerle fiziki kusursuzluğun yanı sıra davranışsal kusursuzluğun sağlanmasıyla açıklanabilir. Ancak o zaman parti temel ilkesi olan etik kavramıyla çelişmiş olacaktır. Ayrıca son derece uyumlu canlıların yaşadığı ve refah seviyesinin en üst birimde konumlandığı bir yaşam biçiminde kaos olmayacağı için elitler ve siyasi ve ticari global karar vericilerde bulunmayacaktır. Bu tarz bir yaşam biçimine evren tanıklık etmemiştir. Deyim yerindeyse herkese ilahlık mertebesinin tavsiye edileceği yeni sistemde elbette bu ilahları düzenleyecek ve denetleyecek bir üst ilah grubunun da olacağını açıklayabiliriz.

Bu son cümle oldukça iddialı addedilebilir ancak 2045 Evrim Partisi manifestosunda Neo insanlığın ana özellikleri olarak sonsuzluk, ölümsüzlük, kozmik yaratıcılık gibi kavramlardan bahsetmektedir.

Evrim partisi 23. ve 30. yüzyıllar için gelecek vizyonlarını da açıklamıştır. Bu zaman dilimlerinde;

.Kozmosa yerleşmek, sınırsız hareket ve yayılma teşebbüsü
.Neo insanların zihinleri tarafından kontrol edilebilen evrenlerin yaratılmaları
.Tarihin akışını kontrol edebilmek daha anlaşılır olarak kader yazıcılığına sahip olabilmeye muktedir bir türün oluştuğu evrenin yaşanılacağı düşünülmektedir.

En az iki asır sonra girilmesi beklenen bu olağanüstü dönemin yedi asır süreceği böylece ortaya koyulmuştur. Bu durum teknolojik ilerlemeler ve 2045 Avatar projesinin temel prensipleriyle çelişir. Çünkü günümüzde bile sanal gözlükler kullanılmakta ve sanal dünyalar kurulmaktadır. Bu durumda insanlığın uzaya yerleşme motivasyonlarında kırılma meydana gelebilir çünkü bilinmeyen dünyalar, artırılmış sanal gerçeklikler sayesinde kişilerin çaba sarfetmeksizin oturdukları yerlerden hükmedebilecekleri platformlar olacaklardır.
2045 Evrim Partisi'nin önermesi insanların ya da insan dışı canlıların sanal olmayan gerçek evrenler tasarlamaları ve yönetmeleriyse bu durum yeni medeniyet trendinde yer bulan en ütopik teori olmaktadır. Bu teoriyi oluşturanlar, bu satırları okuyanlar ile kuşak kuşak torunlarının yedi asır sonrasını görmeleri mümkün olmadığı için zaman uzunluğu ve belirsizliği kavramından istifade edilerek bir fantazyanın oluşturulduğu düşünülebilir. Ancak üst düzey medeniyet tasavvurlarını oluşturanlar genelde kaynaklarını tarihin belirli dönemlerinden almaktadırlar.
Pico Della Mirandola'nın öğretesi Tanrı'nın öldürülmesi ve ancak bu biçimde kutsanacağı kavramı üzerine kurulmuştu ve tanrıyı doğuran kutsal anne kavramı geleneksel yaratacının ötesindeydi. Bu durumda Itskov ve ekibinin aslında ne denli muhafazkâr oldukları görülmektedir. Aslında teknolojik cümleler dışında ana düşünce bütünüyle Mirandola felsefesini yansıtmaktadır.


Mirandola felsefesi, 2045 Evrim Partisi'ne ilhâm vermektedir





2045 Avatar insiyatifinin vurguladığı konulardan birisi de dinler arası diyalog kavramıdır. Bu anlamda yuvarlak masa toplantıları, Dalai Lama'nın hareketi destekleyici beyanatları, Hindu keşişlerin Transhümanizm ile ilgili görüşlerine yer verilmektedir.
Bu görüşlerin temel argümanları ise ölümsüzlüğün kutsanmaları ölümün olması durumunda bunca teknoloji ve bilgi birikiminin Hiçbir işe yaramayacağıdır.


Dinler arası diyalogcu Dalai Lama, 2045 insiyatifini desteklemektedir. Din-Diyalog-Tablet sentezi ve Neo İnanç


Dinler arası diyaloğun asıl misyonunu İslâmiyet'i tahrip etmek olarak ortaya koyan indirgemeci zihniyet böylece güncellenmeye muhtaçtır. Diyalog aslında geçiş sürecinin ürünü olarak düşünülmüştür ve her dinin genel prensiplerinden oluşturulması düşünülen ortak din kavramıyla ilgisi yoktur. Transhümanistlerin sahiplendikleri, kurguladıkları ya da oluşturdukları diyalog kavramının nihai sonucu semavi geleneksel dinlerden müteşekkil evrensel din değil yeni yaşam biçimlerine uygun olarak oluşturulmuş dijital-inanç biçimidir.

'KUBRA' ARACILIĞIYLA TEKNO DİN VE SEÇİLMİŞLİK OLGUSUNU YENİDEN DÜŞÜNMEK

  Kübra, seçilmişlik, inancın önemli kavramları gibi konuların farklı biçimde analiz edilmesini gerekli kılmıştır. Yapım gerek dinler tarihi...